Sağlıklı Yaşa, Sağlıklı Yaş Al…

Zincirleme kaza gibi tesadüflerle ilerleyen bir hayat yaşıyoruz. Her sabah kahvaltısında, gün içi atıştırmalıklarında ve her akşam yemeğinde aklıma hep aynı soru geliyor. Bu yediğim şey ne? Araştırdım, GDO’dan kaçış yokmuş!

GDO Nedir? Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) deniyor. Özellikle 1980’lerden sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. İlk transgenik (genetiği değiştirilmiş) ürün olan, uzun raf ömrüne sahip Flavr Savr domatesi 1996 yılında raflardaki yerini aldı. Bunu gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi.

Dünyada ise ticari olarak GDO’lu pirinç üretilmezken bizim Mersin Limanında GDO’lu pirinç yakalandı. (GreenPeace Notu : Bu skandal ilk patladığında sorumlu bakanların hepsi ayrı telden çaldı. “Nakliyat sırasında bulaştı”, “Soyadan bulaştı” diyerek hepimizi uyutmaya çalıştılar. Sonuçta yapılan testler “bulaşma” olmadığını ve pirincin genetiği değiştirilmiş olduğunu kanıtladı.)

Bir başka olay ise dünyaca ünlü bir bebek maması markası’nın ürettiği üründe GDO tespit edilmesi ve ürünün piyasadan toplatılmasıydı.

Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara ya da zararlılara karşı daha dirençli oluyor. Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor. Sevinelim mi? Tabii ki hayır! Tarımda, kimyasal ilaçlara karşıyım ancak bu aynı zamanda şu anlama geliyor : Artık GDO ile böceklerin bile yemediği ürünleri tüketiyoruz!

Aşılarda GDO’lu… Gıdaların genetiğinin değiştirilmesi ile ilgili tartışmalar devam ediyor ancak genetiği değiştirilmiş ürünler yeni değil. İnsülin geninin domuzlardan alınıp bir bakteriye aktarılmasıyla diyabet hastalarına insülin sağlanabiliyor. Tiroid ve büyüme hormonları genleri, hayvanlardan kesilerek bakterilere aktarılıyor ve hormon eksikliği olan insanlar faydalanabiliyor. Şekersiz yiyecekler kullanılan Aspartame maddesi de GDO’lardan üretiliyor. En önemlisi ise hepatit B aşısı başta olmak üzere bir çok aşının GDO’lardan elde ediliyor olması.

Konuyu sağlık açısından ele alan bazı bilim adamları, GDO içeren yiyeceklerin insan sağlığına zararlı olabileceğini savunuyor. Gen bitkinin içine yerleştirildiği için, onu tüketenlerin de risk altında olacağı, sağlık konusundaki eleştirilerde sık sık dile getiriliyor. GDO’ların hedef olan ürün hariç diğerlerinde nasıl bir etki yaptığı bilinmiyor.

Bazı çevreci ve araştırmacı yazarların aklında ki soru işaretleri ise şöyle :

  • GDO’lu ürünler yeteri kadar besleyici değil ve hazmı zor.
  • Genetiği değiştirilmiş organizmaların toksik, alerjik, teratojenik (anne karnında maruz kalan bebekte görülen yapısal anomaliler) zararları bulunuyor.
  • Çeşitli devletlerin denetimindeki bilimciler gen aktarımı yoluyla şimdiye dek yeryüzünde ilk kez meydana gelen yüzlerce yaratık meydana getirmişlerdir. Dolayısıyla istenmeden de olsa, insan türünü yok edecek bir mikroorganizma ya da bir türün yaratılmasına yol açılabilir.
  • Yeni yapılan araştırmalar GD ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıktığını ortaya koymuştur. GD mısır ve soya fasülyesi ile 90 gün süreyle beslenen farelerde karaciğer ve böbrek zehirlenmeleri ortaya çıkmıştır.
  • Böceklerin olumsuz etkilenmesiyle tüm ekosistem çökebilir!
  • Biyoçeşitliliği tehlikeye sokabilir, biyolojik kirliliğe neden olabilir.

Çevreye Tehdit mi? 

GDO’lu bitkilere getirilen eleştiriler önemli bir bölümü de doğal çevreye olan etkileri ile ilgili. Karşıt görüştekiler GDO içeren ürünlerinin tohumları çevreye karışarak doğal ürünleri etkileyip yapısını bozabileceğini savunuyor. GDO’lu ürünlerin doğal ortama yayılıp yaygınlaşması sonucunda böcek nüfusunun olumsuz etkilenmesi ve tüm eko sistemin çökme olasılığı da dile getirilen bir başka eleştiri. GDO’lu ürünlerin biyoçeşitliliği tehlikeye sokacağı ve biyolojik kirliliğe neden olacağı da yaygın endişeler arasında.

GDOlu-Tarim-Alanlari

Halen yetiştirilmekte olan transgenik ürünlerin yetiştirildiği ekim alanlarının %99’u ABD, Arjantin, Kanada ve Çin’de yer alıyor.

ABD‘de işlenmiş gıdaların yüzde 75’i GDO’lu ürün içeriyor. Yapılan araştırmalarda, Amerikan vatandaşların çoğu GDO içeren ürünler hakkında resmi kuruluşlara güvendiği, AB vatandaşlarınınsa daha çok sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere itibar ettiği görülüyor.

Türkiye’de GDO’lu ürün var mı?

Herhangi bir denetim olmadığı için Türkiye’de ne kadar alanda GDO’lu ürün yetiştirildiği bilinmiyor. Bununla birlikte biyogüvenlik yasası geçtiğimiz ay çıktığı için genetiği değiştirilmiş bitkilerin kontrolsüz biçimde Türkiye’ye girdiği ve gıda sanayiinde yıllardır kullanıldığı biliniyor. Yapılan bir çalışmaya göre Türkiye’de satılan 800’e yakın gıda maddesi, GDO içeriyor.

Özelikle GDO’lu soya ve mısır nedeniyle geniş bir ürün yelpazesinde GDO’lu ürünler kullanılıyor. GDO’lu soya; sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde, et suyu tabletlerinde, fındık-fıstık ezmesi, çikolatalı ürünler, çeşitli unlu mamüller, süt tozu, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor.

GDO’lu mısırın kullanıldığı alanlarsa; nişasta bazlı tatlandırıcılar yoluyla gazoz, kola ve meyve suları, mısır yağı, bebek mamaları, hazır çorbalar ve hayvan yemleri.

Biliyorsunuz 2014 Mayıs ayında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıda ürünlerinde yüzde 0.9 ve altında genetik yapısı değiştirilmiş organizma (GDO) bulunan gıdaların üretim ve satışına izin verilmesinin yolunu açtı. Bakanlığın Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile, Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklik ile, “Analiz sonucunda üründe yüzde 0.9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilir” fıkrası eklendi.

Değişiklik ile eklenen bir başka fıkrada da, “GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir” denilerek, içeriğine yüzde 0.9 ve altında GDO bulunan gıda ürünlerinin üretim ve satışına izin verilmiş oldu.

Denetim yetersizliği, rüşvet ve hamili yakın ile iş bitirme gibi durumların olduğu sevgili ülkemde artık %0.9 mu yeriz, %90 mı yeriz onu da Allah bilir. Maalesef! Tarımdan hayvancılığa artık bir çok gıda bozuk, üzerinde oynanmış veya yapay! Alışkanlıklar ve aç kalmama hissiyatı için bu ürünleri tüketmeye devam ediyoruz. Sağlığın her anlamda pahalı olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Henüz paranoyak değilim ancak, sağlıklı yaşamak, sağlıklı yaşlanmak istiyorum. GDO’lu ürünlerin yan etkilerini ve vücudumda verdiği tahribatı en aza indirmek için çilesi bol bonuslu olan hastanelere düşmeden, kalitesinden emin olduğum ürünlere para harcıyor ve bağışıklık sistemimi güçlendirmek için bazı özel ürünler tüketiyorum.

Sağlıklı Günler,

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *

DOĞRUDAN SATIŞ Sektöründe

Birlikte Başaralım

Doğrudan Satış sektöründe ticaretin en özgür şekli olan Ağ Pazarlama (Network Marketing) mesleğine doğru bir noktadan başlamak ve kendi işini kurmak istiyorsan bana ulaşabilirsin.

volkanverdi.com sitesinde herhangi bir gelir iddiası, garantisi veya vaadi yoktur. Bu sitede yer alan ve/veya referans şirketlerin kendisiyle ilgili bilgiler sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı hazırlanmıştır. Sağlıklı yaşam hakkında yazılan makaleler hiçbir şekilde doktorunuzun uygulayacağı teşhis ve tedavinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi görüyorsanız sizinle ilgilenen yetkili sağlık uzmanlarının görüş ve onaylarını istemeyi unutmayınız.

error: Teşekkürler !!!