Cumhuriyet Gazetesi 2011-2016 yılları arasında kanserden ölümlerin dünya ortalamasının üstünde olduğu Antalya, Ergene ve Dilovası’nda çevre kirliliğinin kanser vakalarının üzerindeki etkisine ışık tutan ve sonuçları kamuoyuna açıklanmayan araştırmayı yazdı. Sağlık Bakanlığı’nın şikayeti üzerine yazıyı hazırlayan editör hakkında soruşturma başlatıldı.
Bilinçli ve ilgili vatandaşlar tarafından bilinen, nüfusun geri kalan büyük çoğunluğu tarafından bilerek göz ardı edilen bir gerçeğin, araştırma rakamlarıyla yazı dizisi haline getirilmesi devletin kurumunu rahatsız ettiğine göre yazılanlar doğru olabilir.
Ne kadar zehirlendiğimizi anlamak için; etrafınızda her gün daha fazla artan hasta insanlara bakmanız, arada bir yoğunluğu görmek için hastaneleri dolaşmanız yeterli. Her gün okuyoruz, her haber bülteninde izliyoruz. Bütün olanlara ve bildiklerimize rağmen bu ürünleri her gün tüketmeye devam ediyoruz / edeceğiz.
Makro ve mikro beslenme hakkında yeterli bilgimiz yok, düzenli egzersiz ve detoks yapmıyoruz, karnımızı doyuruyoruz ama hücrelerimizi besleyemiyoruz. Vücudumuzun kabul edemeyeceği kadar çok gereksiz sıvı veya katı madde alıyoruz. Kanımız her gün daha fazla toksinle kirleniyor. Bütün bunların sonucunda vücudun çalışma sistemleri ve organların aralarındaki iletişim bozuluyor.
Siz kötü kokan, kirli bir suyun aktığı, nefes alamadığınız, hiç fayda görmediğiniz bir ortamda, evde, mahallede yaşamak ister misiniz? Hemen belediyeyi arar ve gerekli çalışmaların yapılmasını istersiniz, değil mi? Vücudunuzun belediyesi’de sizsiniz! Neden vücudunuza bunu yapıyorsunuz?
Yapılan araştırmada; insan sağlığını tehdit eden pestisitin Türkiye’de yetiştirilen taze fasulye, biber, hıyar, marul, maydanoz, çilek, erik ve elmada maksimum kalıntı limitlerinin çok üzerinde olduğu ve incelenen 524 gıdanın yüzde 51,1’inde birden çok sayıda pestisit kalıntısına rastlandığı; içme sularında yine kanserojen etkisi bilinen hidrokarbon kalıntıları tespit edildiği ve endüstride kullanılan kimyasal atıklar nedeniyle suya ve gıda maddelerine arsenik karıştığı gibi bilgiler yer alıyordu.
Akademisyen olan editörün Sağlık Bakanlığı’nca 2011-2016 yılları arasında yürütülen halk sağlığı araştırma raporunun sonuçlarını bir gazetede yazı dizisi haline getirerek kamuoyuna açıkladığı gerekçesiyle yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, editörü ‘Göreve ilişkin bilgilerin açıklanması’ suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı.